Spor turizmi, son yıllarda yalnızca bir niş alan değil, aynı zamanda Türkiye'nin küresel marka değerini güçlendiren stratejik bir turizm segmentine dönüştü. Tesis yatırımları, artan uluslararası organizasyonlar, sezon dışı dönemlerdeki kamp hareketliliği ve genç sporculara sunulan fırsatlar sayesinde bu alan adeta bir kalkınma aracı haline geldi. Türkiye Spor Turizmi Birliği Başkanı Nida Kiraz, bu dönüşümün mimarlarından biri. Kiraz, 2025 yılı itibarıyla ekonomik hacmin 5.5 milyar doları aşacağını öngörürken; Türkiye'yi yalnızca bir tatil destinasyonu değil, aynı zamanda dünya çapında organizasyonlara ev sahipliği yapabilen bir spor ülkesi olarak konumlandırmak istediklerini vurguluyor.
*Türkiye'de spor turizmi 2025 itibarıyla nasıl bir büyüme gösteriyor?
Türkiye'de spor turizmi güçlü bir büyüme eğiliminde. 2023 yılında yaklaşık 4.5 milyar dolar seviyelerine ulaştık ve 2024'te bu rakamın 5 milyar dolar civarında olmasını bekliyoruz. 2025 yılı itibarıyla bu rakamın 5.5 milyar doların üzerine çıkacağı öngörülüyor. Bu büyümenin arkasında yüksek profilli uluslararası etkinlikler ve Türkiye'de düzenlenen antrenman kamplarının artışı var. Özellikle futbol kampları, bisiklet turları, tenis organizasyonları ve kış sporları bu büyümeyi destekliyor. Spor turizmi, birçok diğer turizm segmentine göre çok daha hızlı genişliyor. 2025'te yalnızca ekonomik hacim değil, toplam turizm gelirleri içerisindeki pay da artacak. Türkiye'yi bu alanda daha büyük bir küresel aktör haline getirmeyi hedefliyoruz.
*TSTB'nin bu alandaki temel hedefleri nelerdir?
TSTB olarak temel hedefimiz Türkiye'de spor turizmini güçlendirmek ve standartlaştırmak. Bu doğrultuda, standartlar oluşturmak, paydaşları bir araya getirmek ve Türkiye'nin potansiyelini dünyaya tanıtmak için çalışıyoruz. Spor turizmi faaliyetlerinin düzenli, lisanslı ve güvenli olması bizim için öncelik. Aynı zamanda tesislerin ve bölgelerin markalaşmasına katkı sağlıyoruz. FIFA lisanslı acenteler ve turnuvalara ev sahipliği yapan otellerle ortak platformlar kurduk. Amacımız Türkiye'nin sadece güneş ve deniz değil, aynı zamanda dünya çapında spor etkinlikleri düzenleyebilen bir destinasyon olduğunu kanıtlamak.
*En hızlı gelişen destinasyonlar hangileri?
Geleneksel olarak Antalya ve İstanbul en bilinen merkezlerimiz. Ancak son yıllarda Karadeniz ve Doğu Anadolu Bölgeleri spor turizmi açısından hızla yükseliyor. Örneğin, 2023 yılında bu bölgelerdeki etkinliklerde yüzde 40 artış yaşandı. Rize'de düzenlenen doğa sporları, Erzurum'un yüksek irtifa avantajı ve kayak tesisleri, Kayseri'nin kamp altyapısı ve Afyon'un yeni spor kompleksleri öne çıkıyor. Bu bölgelerde düzenlenen etkinliklerin yüzde 60'ı yabancı turistlerce tercih ediliyor. Bu da Türkiye'nin bölgesel çeşitliliğini artırarak turizmi tabana yaydığını gösteriyor.
*Türkiye'nin uluslararası spor organizasyonlarıyla rekabet gücünü nasıl görüyorsunuz?
Türkiye artık uluslararası alanda ciddi bir rekabetçi konuma geldi. Son 20 yılda spor altyapımıza büyük yatırımlar yaptık. 2000'li yılların başında 1500 civarındaki tesis sayımız bugün 4400'ün üzerine çıktı. İstanbul gibi şehirlerimiz UEFA finallerine, uluslararası basketbol ve tenis turnuvalarına ev sahipliği yapıyor. 2025'te Rize'de Ultra Trail Mont-Blanc Dünya Serisi gibi üst düzey organizasyonlara da ev sahipliği yapacağız. Ayrıca Türk kulüpleri ve milli takımlar da uluslararası başarılar elde ederek Türkiye'nin tanıtımına katkı sağlıyor. Ulaşım altyapımız, konaklama kapasitemiz ve coğrafi avantajlarımızla Türkiye artık her seviyede organizasyona ev sahipliği yapabilecek düzeyde.
*2024-2025 döneminde planlanan büyük organizasyonlar nelerdir?
Önümüzdeki dönemde heyecan verici organizasyonlar var. En önemlilerinden biri 2025 FIM Snowcross Dünya Şampiyonası; Erciyes Kayak Merkezi'nde düzenlenecek. Aynı yıl Eylül ayında Rize'de Ultra Trail Mont-Blanc Dünya Serisi düzenlenecek. Bu yarışa 40'tan fazla ülkeden yaklaşık 1500 elit sporcu katılması bekleniyor. Bunların dışında her yıl düzenlenen Tour of Turkey (Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu), ATP ve WTA tenis turnuvaları da devam ediyor. Ayrıca yüzlerce futbol kulübü kış aylarında kamp için Antalya ve çevresini tercih ediyor. E-spor ve drone yarışmaları gibi genç kitleye hitap eden yeni etkinliklerde de ev sahipliği hedefimiz var.
*Spor turizminin şehir ekonomilerine katkısı hakkında ne düşünüyorsunuz?
Katkısı çok yönlü ve oldukça yüksek. Spor turizmi, etkinliğin düzenlendiği şehirlerde otel, restoran, ulaşım ve perakende sektörlerine doğrudan gelir sağlar. Örneğin, futbol kamp dönemlerinde bazı bölgelerde otel doluluk oranları yüzde 90'lara ulaşıyor. Ayrıca sezon dışı dönemlerde düzenlenen etkinliklerle turizm 12 aya yayılıyor. Spor amaçlı turistlerin kişi başı harcaması 2 bin 500-3 bin dolar seviyelerinde ve ortalama 10-14 gün konaklıyorlar. Bu da şehir ekonomisine ciddi bir katkı anlamına geliyor. Altyapı yatırımları, medya görünürlüğü ve yerel istihdam da spor turizminin şehirlerde yarattığı uzun vadeli değerlerden bazıları.
*Veri ve istatistik altyapısı geliştirme konusunda ne gibi çalışmalarınız var?
Türkiye'de uzun süre bu alandaki veriler dağınıktı. Ancak artık ulusal bir spor turizmi veri ağı oluşturma yönünde adımlar atılıyor. TSTB olarak biz de üyelerimizden düzenli veri topluyor, yıllık raporlar yayınlıyoruz. Üniversitelerle iş birliği içinde etki analizleri yapıyoruz. Hedefimiz; gelen turist sayısı, etkinlik türü, ülke dağılımı gibi detaylı bilgileri içeren şeffaf ve güçlü bir istatistik altyapısı kurmak. Aynı zamanda dijital platformlar ve turizm veri portalları üzerinden spor turizmine dair özel bir modül oluşturulmasını savunuyoruz.
*Spor turizminde sürdürülebilirlik ve çevresel etkiler hakkında nasıl bir yol haritası çiziyorsunuz?
Sürdürülebilirlik bizim için artık bir tercih değil, zorunluluktur. Şu an Türkiye'deki spor turizmi etkinliklerinin yaklaşık yüzde 50'si çevre kriterlerine uygun şekilde düzenleniyor. Doğa sporlarında karbon ayak izi azaltma, enerji verimliliği, atık yönetimi gibi konulara dikkat ediyoruz. 2024'te bu hassasiyete sahip organizasyonlara olan katılım yüzde 35 oranında artış gösterdi. Otel ve tesislerde yeşil sertifikasyon süreçlerini teşvik ediyor, etkinliklerde doğaya zarar vermeyen uygulamalar için rehberlik ediyoruz. Eğitim ve farkındalık çalışmaları da bu yol haritasının bir parçası. Hedefimiz, Türkiye'yi çevresel duyarlılığı yüksek spor turizmi destinasyonu olarak konumlandırmak.
*Genç sporculara ve amatör sporculara yönelik kamp, organizasyon veya projeleriniz var mı?
Kesinlikle. Türkiye'de her yıl yüzlerce gençlik kampı ve amatör turnuva düzenleniyor. Özellikle tenis, futbol ve yüzme gibi branşlarda uluslararası gençlik organizasyonları düzenliyoruz. Antalya, İstanbul ve İzmir'deki tenis kamplarında genç sporcular hem eğitim alıyor hem de tatil yapıyor. Yüzme alanında açık su yarışları; İstanbul Boğazı geçişi gibi etkinlikler hem amatörlere hem de genç sporculara hitap ediyor. Ayrıca birçok şehirde yerel spor festivalleri ve gençlere yönelik klinikler destekleniyor. Bu projeler, hem sporcu yetişmesine katkı sağlıyor hem de ailelerle birlikte yeni bir turist profili oluşturuyor.
*Türkiye'nin global spor turizmi markası olması için en acil atılması gereken adımlar nelerdir?
Öncelikle daha fazla uluslararası etkinlik çekmeliyiz. Marka olmak için sadece kaliteli tesisler değil, küresel düzeyde görünürlük de gerekiyor. Ardından, tesislerimizin bakım ve hizmet kalitesi yüksek olmalı. Bu, gelen sporcuların memnuniyetini artırır. Üçüncü olarak tanıtım ve dijital pazarlama faaliyetleri önem kazanıyor. Sosyal medya etkisi büyük; etkinlik tanıtımlarıyla yüzde 60 daha geniş kitlelere ulaşılıyor.
Dördüncüsü, uluslararası federasyonlarla ve sponsorlarla iş birlikleri artırılmalı. 2024'te yapılan organizasyonların yüzde 45'i kamu-özel sektör ortaklığıyla gerçekleşti ve bu model gelirlerde yüzde 12 artış sağladı. Ayrıca spor turizmine özel mevzuat ve teşvikler geliştirilmeli.
Son olarak Türkiye'nin coğrafi avantajları, kültürel zenginliği ve sportif çeşitliliği daha fazla vurgulanmalı. Bu adımlar sayesinde Türkiye'yi spor turizminde bir dünya markası haline getirebiliriz.
*Kamu-özel sektör iş birlikleri, teşvikler ve tanıtım açısından Türkiye'nin küresel rekabette öne çıkabilmesi için önerileriniz nelerdir?
Kamu-özel sektör iş birliği spor turizminin temel yapı taşı olmalı. 2024'te etkinliklerin yaklaşık yarısı bu modelle düzenlendi. Belediyelerle özel organizatörlerin ortak çalışmaları, hem maliyet paylaşımını hem de verimliliği artırıyor. Teşvikler konusunda devletin sağladığı destekler oldukça değerli. 2024 yılında tanıtım ve organizasyon desteği yüzde 100 artırıldı, 27 milyon TL'ye kadar hibe sağlandı. Bu desteklerin kapsamı genişletilmeli. Tanıtım açısından ise, Türkiye'nin spor turizmi potansiyeli, uluslararası kampanyalara entegre edilmeli. Uluslararası kulüplerin ve sporcuların Türkiye'deki deneyimlerini sosyal medyada paylaşmaları, milyonlarca kişiye ulaşan tanıtım fırsatı yaratıyor. Bu deneyimler teşvik edilmeli. Ayrıca ulusal turizm ajansı, sponsorlar ve yerel yönetimlerin birlikte çalışacağı bir Spor Turizmi Tanıtım Kurulu kurulması gerektiğini düşünüyorum. Bu şekilde tüm paydaşların ortak hareket ettiği güçlü bir tanıtım stratejisi oluşturulabilir.
https://www.platinonline.com/turizm/turkiyenin-yeni-turizm-kodu-spor-1093361